8.06.2007

Hülya Dergisi Röportajı

Hande Kadir’i
Seviyoo!

Her albümde farklı bir kimlikle karşımıza çıkan Yener, albümünü, tadını doya doya çıkardığı sevgilisi Kadir Doğulu’yu ve yaşadığı büyük aşkı kimseleri umursamadan anlattı.

Serpil ÇEKİN, Fotoğraflar-Saç,Makyaj: Kemal Doğulu
Styling: Z.Berhan YILMAZ

Sizdeki değişimin bu kadar konuşulmasından muhtemelen çok sıkıldınız ama sizinle iki yıl önce röportaj yapmış biri olarak şu anda karşımda başka bir HANDE YENER oturduğunu söylemeden edemeyeceğim…

Çok memnunum bu durumdan. Kendimi geliştiriyorum ve böyle de olmalı diye düşünüyorum. Çok daha genç ve iyi hissediyorum. Müzik bilgim arttıkça özgüvenimde artıyor… Bu gelişim duruşuma, bakışıma, her şeyime yansıyor. Artık yurt dışında açılmayı düşünebiliyorum. Yaptığım işi iyi yapmak derdindeyim. Bunun için iyi fotoğraf vermek ve sahnede nasıl duracağını bilmek gerekiyor. Eline mikrofon alıp şarkı söylemek alaturka duran bir durum. Ben her şeyi tam yaptığıma inanıyorum.

Eskiden albümleriniz konuşulurken şimdi tarzınız konuşulur oldu; tarzınız müziğin önüne mi geçti?

Tarzımı belirleyen şey aslında müziğin. Yaptığım müziğin gerektirdiği şekilde, saçım, makyajım, kostümlerim, duruşum değişti. Doğal olarak insanlar benimsedikleri bir şeyin değişmesine olumlu ya da olumsuz yorum yapmaya başladılar; bu çok normal.

İlk günden beri sizi sürekli birilerine benzettiler; Sezen Aksu’ya Ajda Pekkan’a vesaire… Bir röportajınızda “Ben Hande Yener olmak istiyorum” demişsiniz. Oldunuz mu Hande Yener, taşlar oturdu mu yerine?

Evet, şu an tamamen istediğim şekildeyim. Hande Yener diye bir tarz var ve ben bunu tam anlamıyla uyguluyorum. O markanın çıtasını yükseltmeye çalışıyorum. “Türkçe müzik zaten…” zihniyetini kırmak istiyorum. Bizim ülkemizde de dünya müziğini takip eden, dünya müziği yapan insanlar olsun istiyorum. Şimdiye kadar bunu yapmayı isteyen çok kişi oldu ama tam anlamıyla yapan olmadı. Ya da “Oldum ben” deyip kendini ilerletmedi kimse. En tehlikeli şey o. Popüler olayım, her yerde benim albümüm çalsın derdinde olmadım hiçbir zaman. Ama çaldı. Umduğumdan büyük kitlelere hitap etti, kabul gördü, sevildi.

Şansınız da yaver gitmiş biraz…

Evet, şanslıydım ama ben bunu yaşamayı çok istedim. Bir şeyi gerçekten, yürekten isterseniz oluyor. Son günlerde “Secret” isimli kitap çok konuşuluyor, ben bunu yıllardır uyguluyorum; farkında olmadan. Mesela Sezen Aksu’yla tanışmak ve çalışmak istiyordum; çok istiyordum, deli gibi istiyordum, her an bunu düşünüyordum ve gerçekleşti. Şimdiye kadar yapılmayanları yaparak yol aldım. Başarılı olma sebebim bu. Müziğe sınırlı bakarsanız ilerlemeniz mümkün olmaz. Geniş bakarsanız, müzik sonsuz bir yolculuktur.

Aslında çıkış albümleriniz gayet piyasa albümlerdi, neden sonra farklı olma ihtiyacı hissettiniz?

Konser kayıtlarımdan kendimi izleyip eksikliklerimin hepsini çözmeye karar verdim. Bir şeyler olmuştu ve yolunda gidiyordu ama ben tatmin olmuyordum. Kendime dışarıdan baktım. Mesela, dik durmuyordum, kilo almıştım. Spor yapmadığım için enerjim bitiyordu konser sonlarına doğru. Spora başladım, zayıfladım ve kendime güvenim arttı. Ardından dansım gözüme takılmaya başladı. Dansçı arkadaşlar buldum. Onlarla günlerce, aylarca çalıştım. En azından duruşuma faydalı oldu. Vokalimle ilgili bir sürü teknik öğrendim. Demode olan her şeyi değiştirdim. Bunun içinde imajım, saçım, kılığım da var. Bütün çiğlikleri törpüleyip en cool hale gelmek, iddialı olmak için ne gerekiyorsa yaptım.

Çalıştığınız mağazada Hülya Avşar’la tanışma ve sonrasında Sezen Aksu’yla devam eden hikayenizi herkes biliyor. Merak ediyorum acaba siz bu anlamda birine el verdiniz mi?

Bir sürü insanla tanıştım ama benim kadar istekli olan hiç kimseyi görmedim. Bazılarının da duruşuyla ve karakteriyle ilgili sorunlar yaşadım.

Entelektüellerin sizi dinlemesini konusunda bir ısrarınız vardı. Sanki onlar için bir şeyler yapmaya çalışıyor gibi bir izlenim yaratılmıştı. Ne oldu entelektüeller ile aranızda ki mesafe?

Ben bir kere gerçek ve orijinal entelleri kast etmiştim. Ukala, kendini beğenmiş ve pipo içenleri değil. Bu laf yanlış anlaşıldı. Onlar için albüm yapmak istiyormuşum gibi gösterildi. Sadece Türkçe Pop’a yargısı olan insanlara “Türkçe olarak da iyi müzik yapılabilir” demek istemiştim.

Entelektüellere yaptığınız müziği sevdirme isteği sizi kamçılamış, değişikliğinizi tetiklemiş olabilir mi?

Tabii, olabilir. Müzikalite arttıkça zaten bu oluşuyor. “Beğenmeyen dinlemez” diyorum artık. Daha iyisi varsa söylesinler bende dinleyeyim.

Bir röportajınızda 40 yaşından sonra assolist olabileceğinizi söylemişsiniz

Yok, o saptırılmış bir şey. Ben o ortamın içinde sırıtırım. Çocukluğumdan beri farklıydım. Dinlediğim müzikler, bakış açım ailemi de şaşırttı. Fazla dünya müziği dinlemekten, dünya müziğini takip etmemden kaynaklanıyor… Hiçbir zaman alaturka bir zihniyete sahip olmadım.

Gece programı yaptığınız dönem hayatınızın düzensiz dönemi olduğundan söz ediyorsunuz. Şimdi gece kulüplerinde çalışmadığınıza göre nasıl bir düzen içinde yaşıyorsunuz.

Yine çok geç yatıyorum. Çalışmasam bile erken uyuyamıyorum. Film izliyorum, müzik kanallarına bakıyorum. 11.00-12.00 gibi uyanıyorum, günü de kaçırmıyorum. Evimde vakit geçirmeyi seviyorum. Keyifli zaman geçirmeye özellikle dikkat ediyorum ki, psikolojim bozulmasın. Kendime, arkadaşlarıma ve özel hayatıma zaman ayırıyorum mutlaka, bu beni deşarj ediyor.

Geldiğiniz nokta sizden ne gibi fedakarlıklar istedi?

Bana mesleğim hep kazandırdı. Bunun karşılığında kaybettiğim bir şey olmadı. Hande Yener diye bir şey oluştu. Kendi kendimi kabul ettirmiş olmaktan dolayı mutluyum. Ünlü insanların özel hayatlarının göz önünde olmasına ise alıştım. Normal insanların bile artık özel hayatları ekranda olduğu için bizim işimizde çok daha normal geliyor bana. İnsanların kötülük meraklısı olması ise beni çok şaşırtıyor.

Bir süredir adınız Demet Akalın ile anılıyor. Bu arada söylemeden edemeyeceğim. Demet Akalın’ın “Makbule Hande Özyener” göndermesi ne kadar yersizce sizin “Demet mi, ben yalnızca Demet Kutluay’ı tanıyorum karşılığı da o kadar zekiceydi…

Ya aslında ben insanların hiçbir şeyleriyle dalga geçmekten hoşlanmam. Ama bazen birilerinin birilerine ders vermesi gerekir. Susturamadığım yerde de mahkemeye verdim zaten. O yüzden hiçbir şekilde o insan hakkında konuşmak istemiyorum. Bir tek şunu söyleyebilirim: Bir dönem Nez furyası vardı, bir sonraki dönem Gülşen, şimdi Demet var. Ama kimler geldi kimler geçti… Medya birileri ile birilerini kıyaslayıp malzeme yaratmak zorunda. Kimseyle kıyaslanmayı kabul etmiyorum. Rakibim olsaydı kabul ederim. Hatta heyecanlanırdım. Belki birlikte düet ya da ortak işler yapardım. “Benim yerime şu olur” diyebileceğim biri olurdu. Beş yıldır müzik yarışmalarına katılmıyorum, aday olarak da adımın geçmesini istemiyorum. Bu yarışmaların gerçekliğine inanmıyorum. Şaibeler zaten zamanla patlıyor. Ne gerek var benim için ödül dinleyici zaten. O ödül törenleri organizatörlerin reklamı için yapılıyor zaten. Power Türk organizasyonlarını bunların dışında tutuyorum…

Bütün bu değişimlerin içinde Hande Yener ne kadar değişti?

O da çok değişti, zaten hep modern bir tarafım vardı. Bunları yıkmamı sağladı bu meslek. Pratik zekamı arttırdı. Hemen aklıma bir şey gelir, bir çözüm bulurum. Ama duygusallığım, hayata bağlılığım ve aşkım da bir o denli arttı. Eskiden manzaraya arkamı dönerek otururdum, şimdi en öne oturuyorum. Yaşadığım, nefes aldığım her anı güzel yaşamaya çalışıyorum. Abur cubur ve boş şeylerle kendimi yıpratıp, hayatımızı zevksiz hale getirip mutsuz olmaktan kaçınıyorum.

------------Kendimi kışkırtıcı buluyorum. Yani cazip, dikkat çekici… Güzeller güzeli birinden daha etkileyici olduğum anlar olabiliyor…---------------

Eskiden durum farklı mıydı?

Eskiden çok asiydim, sadece bağımlı olduğum şeylere karşı korumacıydım. Kapalı olduğum şeyler vardı. Ama artık hiçbir şeye kapalı değilim. Şimdi kapalı insanlara dayanamıyorum. İnsanların 30’undan sonra değiştiğini düşünüyorum. Şimdi kendimi bulduğum yaşlardayım.

Çok sakin görünüyorsunuz ama aceleciliğiniz ve panik ataklarınız yüzünden psikologa gitmişsiniz. Hangi zamanlarda panik atak yaşıyorsunuz, psikolog işe yaradı mı?

Çözüm bulamadığım ve herkesten çok şikâyetçi olduğum bir dönemde gitmiştim bir psikologa. Mutsuzluğumun nedenini çözmeye ve nasıl kurtulacağımı öğrenmeye çalışıyordum. Enerjisinden çok mutlu olduğum bir eve taşınarak, spor yaparak, negatif insanları hayatımdan çıkararak, sosyal aktiviteleri arttırarak mutsuzluğumdan kurtuldum. Kendime yine dışarıdan baktım. Artık kendimi kahretmiyorum. Eskiden çok yıpratırdım, öyle devam etseydim şu an en ağır hastalıkların sahibi olabilirdim.

Kendinizi hangi zamanlarda zayıf hissediyorsunuz?

Çok duygusalım. Kalp acısı mutlaka insana kendini zayıf hissettirir. Biz hep kendi kendimize âşık olup karşımızdaki insanı gözümüzde büyütüyoruz diye düşünüyorum. O yüzden doğru insanı değil de kimi buluyorsak bunu ona yapıyoruz. Şu an ben doğru insanı buldum, gerçekten bunu hissediyorum.

Çok aşk acısı yaşadınız mı?

Kendine uygun olmayan biriyle beraber olup, onu yoğurmaya çalışmak çok yıpratıyor insanı. Sonra da “Neden olmadı” diye hırs yapıp, kötü hissettiğin anlar oluyor ama bu aşk acısı değil; hırs. O yüzden kendi mood’unuz da birini bulmanız gerekiyor. Eskiden buna dikkat etmezdim ve sadece hoşlanmadan ibaret olan bir ilişkiyi aşka dönüştürüp, sevgiyi abartı haline getiriyorum. Çünkü uzun ilişki, duygusal bağ, paylaşma seviyorum. O yüzden olmayacak kişiler ile bir şeyler yaşamışım. Ama şu an kendi hayatıma uygun biriyleyim.

-------50 yaşında değilim; 33 yaşındayım, O yüzden çok uzak değil Kadir ile dünyalarımız. Bir de 35 yaşında bekar birini bulmak, anlaşmak daha zor...

Sevgiliniz Kadir Doğulu bir ilişkiden beklediğiniz her şeyi karşılıyor yani?

Oldukça. Şanslıyım bu konuda.

Gördüğüm kadarıyla enerjiniz, birbirinize uyuyor. Bir kadının genç bir sevgilisi olması çok tepki görüyor, sizi rahatsız etti mi bu tepkiler?

Yaş farkımız varmış gibi gelmiyor bana; ondan küçük bile hissettiğim oluyor. İçimdeki çocuk ortaya çıkmaya başladı. Enerjim arttı. Hatta o benden daha olgun, beni durduruyor bazen. Ayrıca herkes istediğiyle birlikte olur.

Kadir Bey ile ruhlarınız uyuştu yani?

Ben de 50 yaşında değilim, 33 yaşındayım. O yüzden çok uzak değil dünyalarımız. 35 yaş üstü biri ile mutlu olamam. Bir de 35 yaş üstü bekâr bir erkek bulacağım bana hitap edecek falan filan… Bu daha kolay oldu benim için…

Herkes aşk aşk diye kıvranırken hayatın size aşk konusunda bonkör davrandığını düşünüyorum.

İstemekle ilgili. Benden çok olgun biri olsun, benim bütün hayatımı idare etsin diye bir şey istemedim ki hiçbir zaman.

Evliliği yaşadınız, çocuk sahibi oldunuz ve şimdide flörtünüzü, aşkınızı yaşıyorsunuz. Durum sizin için biraz tersten gelişmiş galiba?

Evet, benim öyle ters durumlarım var hakikaten. Ama ben evliliğe hala ilk günkü genç kız duygusuyla bakıyorum. Hazır hissettiğinizde yaşanılası bir şey…

Var mı Kadir Bey ile evlilik planı?

Birbirimize çok uyduğumuz için düşünmüyor değiliz.

İlişkiniz dinamizmini nereden alıyor?

Tahmin ettiğim kadarıyla bu ilişkide ikimizin de doyuma ulaştığı çok şey var. İkimiz de önceki ilişkilerimizde hep bir eksiklik hissetmişiz. Onlar var birbirimize verebileceğimiz.

Neler Mesela?

Ben dokunmatik bir insanım, o da seviyor ne mutlu ki. Bu herkese hissedilen bir şey değildir. Çok dürüst ve netiz. Çok rahatız, birbirimizle 24 saat vakit geçiriyoruz ama sıkılmıyoruz.
Herkes işini gücünü yapıyor, sonra buluşuluyor, eve gidiliyor, dostlarla birlikte olunuyor. Genelde bir taraf isteksiz yapar bu gibi şeyleri ve bu da ilişkinin mood’unu düşürür. Bunları karşılıyor olmaktan dolayı büyük bir dinamizm var aramızda. Çölde birbirimizi bulmuş gibiyiz. Darısı herkesin başına.

Aranızdaki büyük aşk mı?

İlk bakışta aşk bir kere… Onu ilk kez House Cafe’de gördüm ve “Bu ne?” dedim. Kemal yanımdaydı ve “Kardeşim” dedi. İlk kez böyle bir şey hissettim, ne mutlu ki oda aynı şeyi hissetmiş. Sonra Kemal’in doğum günüydü, tamamen unutmuşum onun kardeşi olduğunu ve orada olacağını. Tutamadık kendimizi ilişkimiz o gün itibari ile başladı.

O elektrik hala devam ediyor mu?

Evet, daha artmış bir şekilde ve daha da güvenli. Beğeninin bu kadar artacağını bu kadar uyuşabileceğimizi tahmin etmiyordum.

Kadir Bey’in garsonluk yapmasının çok konuşulmasına ne diyeceksiniz?

Benim için her insan çok değerli. Yaşı kaç olursa olsun, mesleği ne olursa olsun hiçbir şekilde kimseyi küçümsememek gerektiğini düşünüyorum.

Sizi ona en çok hangi özellikleri bağlı hissettiriyor?

Gözünün ve gönlünün doymuş olması; açlığı ve çiğliğinin olmaması. Bana karşı düşkünlüğü ve bağlılığı, çok romantik olması, bir yandan çok eğlenceli ve hiperaktiftir. Bir erkeğin hiperaktif olması çok zordur. Onu kendi ortamıma çok rahat sokabildim. Oğlumla, arkadaşlarımla herkesle çok rahat iletişime girdi. Ne bileyim bir sürü özelliği var, o kadar çok ki. Ha bir de yakışıklı olması, bunu nasıl geçerim!

O sizin hangi yönünüze aşık sizce?

Beni tanıdıkça, benim eğlenceli taraflarımı gördü. Ayrıca, mesleğime olan bağımı, gelişimimi, kariyerimi nasıl planladığımı görünce bakış açısı değişti ve menajerim oldu. Şu an birlikte çalışıyoruz. Çok tatlı bir aileyiz.

İş birlikteliliği ilişkiyi kötü etkiler diye bir kaygınız olmadı mı?

Hiçbir kaygım olmadı Kadir ile ilgili. Negatif soruları sorduğunuz zaman olay oraya gidiyor. Soru işaretleri ilişkinin büyüsünü bozuyor. “Bunun da altından kalkarız, bu sorunu da çözeriz” diye düşünüyorum. İlişkinin monotonlaşmaması için bir sürü çözüm var, onları uygularız. Bir tek onu sağladıktan sonra aşk, sevgi ve saygı sürer.

Uzun ilişkilerin biraz kaçınılmaz sonudur monotonluk. Ne gibi çözümleriniz olacak bu durumda?

Kadir ile zor monotonlaşmamız, çünkü bir tarafta iş arkadaşım oluyor diğer tarafta kadın-erkek oluyoruz. O da başka bir seksapellik katıyor ilişkiye. Hiperaktifiz ikimizde, sosyal hayata karşı istekliyiz, tembel değiliz, üşenmiyoruz. Bence şifre: negatif hiçbir şeyi sokmamak ilişkiye…

Kendinizi beğeniyor musunuz?

Kendimi kışkırtıcı buluyorum. Yani cazip, dikkat çekici… Güzeller güzeli birinden daha etkileyici olduğum anlar olabiliyor… Güzellik tabi göreceli bir şey… Kadın olarak en hoş hali bu diye düşünüyorum.

Bir röportajınızda kendinizi “Unutulmayan Kadın” olarak nitelendirmişsiniz…

Çünkü hayatım boyunca kimseye zarar vermedim. İlişkilerim kopmuşta olsa insanların hayatında izim olmuştur. Bunu kastettim. Yoksa kimsenin kalp yarası olmak istemem. Birine kalp olarak bağlı kalan hayatını yaşayamayan insanlar üzer beni.

handefan'a Teşekkürler..


KİBİR .

- Harcadım, hırpaladım çok

-Çok zarar verdim,beni affet

-İnsan tuhaf, ne hoyrat

-Ne şaheser ve nasıl ilkel hayret

- Kibir bir canavar gibi bekliyor pusuda

-Tıpkı bir volkan gibi uykusu da kalbini .

-Kurban veriyor

-Sen aşkın talibi o galibi olmaya tutkun

-Yok korkusu da

-Ki tek bir hayat var biliyor

-Yan yan yan yanmam lazım

-Daha yol almam lazım

-Kendimden caymam lazım, zor!


1 yıl önce 2 Hande Yener Fanının başlattıgı bu macera gıtgıde buyuyerek daha fazla kıtlelere ulasmayı basardı... Turkıye'den ve Avrupa'dan üyelerıyle koca bır aıle oldu...
Farkını ve kalıtesını herzaman sadece HY ve muzıgı ıcın varolduklarını we magazınsel yone asla onem wermedıklerını ortaya koydu...
Gunden gune buyudu we bınlerce uyesı oldu HY ıle bırlıkte gelıstı degıstı we hayata baska bı acıdan bakmayı ogrendıArtık Buyuk Yakaları Wardı We Gösterıslıydı... Yalnızlık bitti silin gözyaşlarınızı Artık HYFC Zamanı...

8.05.2007



nasıl değişti?

İnsan, Hande Yener'in son albümü Nasıl Delirdim'i dinleyip de onun bir dönemler Etiler eğlence hayatının merkezinde "eller havaya" şarkıcılığıyla özdeşlenen kadın olduğunu idrak etmekte zorlanıyor.

Artık daha elektronik sularda yüzen Hande Yener, ne yapsa konuşturmasını, beğenilmesini, ilgi görmesini biliyor!
İŞTE O DEĞİŞİMİN 10 ERKEK MİMARI:

1) METE ÖZGENCİL: Hande Yener, Kırmızı albümünde ondan 2 şarkı almayı başardı. Apayrı'daki 7 Özgencil şarkısı, artık Hande'nin yeni bir yolda olduğunu apaçık gösteriyordu

.2) ERDEM KINAY: Aranjör Erdem Kınay'la Kırmızı albümünde başlayan ortaklık, Apayrı albümünde daha büyük ölçekle devam etti.

3) LUCA TOMMASSINI: Yener'e ilginç klipler çekerek değişimin görsel yüzü oldu.

4) EROL TEMİZEL: Son albümünde bütün aranjeri yapıp sözleri besteledi.

5) KADİR DOĞULU: Yener'e "ROMEO" şarkısını yazdıran adam. Ayrıca menajerliğini de yapıyor.

6) BOAZ ALDUJELİ: Kendisine ilk defa Hande Maxi'de rastladık. Biraz Özgürlük şarkısının söz yazarı olan Aldujeli, yurt dışında yaşıyor. Yener son albümde ki şarkıları onunla yazdı.

7) KEMAL DOĞULU:Tanınmış stilist Kemal Doğulu, son albümünde Yener'in stilini belirledi, fotoğraflarını çekti ve Kibir şarkısının klibini yönetti.

8 ) DEVRİM KARAOĞLU: Apayrı ve Kırmızı albümünde pekçok Özgencil şarkısını aranje etti. Hande'nin bu yeni sound'a geçişinde köprü rolü oynadı.

9) ERTUĞ ERGİN: Yola Devam, Kim Bilebilir Aşkı ve Paranoya şarkılarının söz yazarı ve bestecisi.

10) BÜLENT ARİS: Müzisyen ve prodüktör Bülent Aris'de bu değişimle ilgili Hande Yener'e fikir verenlerden. Apayrı albümünde bazı şarkılarının düzenleme ve mixlerini yaptı.

Suat Kavukluoğlu - Billboard

HİPNOZUM

HİPNOZUM